Estrojen (E2) Testi
Kan testi ile ölçülen estradiol (E2) hormon seviyesi, bir kadının doğurganlığı, ergenliği veya menopoz durumu ve takibi hakkında bilgi verir. Anormal derecede yüksek veya düşük E2 hormon seviyeleri, kadın ve erkekte üreme organlarında, sağlıklı üremede ve cinsel yaşamda sorunlar oluşturabilir.
Ayrıca Estradiol, kemik ve eklem sağlığı, hafıza, beyin aktiviteleri, cilt sağlığı gibi pek çok organ için de önemli fonksiyonlara sahiptir.
Bunlara ek olarak, doğuştan gelen cinsiyet hormonu bozuklukları, ergenliğe geçiş sorunları, erkeklerde östrojen eksikliği, menopozdaki kadınlarda kırık risk değerlendirmesi ve kadınlarda hormon replasman tedavisinin izlenmesi veya antistrojen tedavisi alan hastalarda ilaç dozu izlemek amacıyla ekstra hassas E2 tahlilleri ile birlikte E1 ölçümü veya her ikisi de diğer klinik durumlarda gereklidir.
E2 Testi İçin Hangi Numune Alınır ?
E2 testi hastadan alınan küçük bir miktar kan örneği ile yapılır.
Numune Vermeden Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
Test öncesi özel bir hazırlık yapılması ya da aç kalınması gerekmez. Ancak tüm laboratuvar testlerinde olduğu gibi mümkün olduğunca berrak bir kanda çalışmak daha kaliteli olacağından yemekten en az 4-5 saat sonra kan verilmesi tercih edilebilir.
Doğum kontrol hapları, bazı antibiyotikler, kortikosteroidler, östrojen ve testosteron gibi hormon tedavileri ve bazı psikiyatrik ilaçlar test sonuçlarını etkileyebilir. Bu nedenle doktorunuz test sonuçlarını etkileyebilecek bazı ilaçların geçici olarak bırakılmasını programlayabilir.
Östrojen Hormonu Nedir?
İnsan vücudunda üretilen 3 ayrı çeşit estrojen hormonu vardır. Estron (E1), estrodiol (E2), estriol (E3).
Estrodiol (E2) En güçlü olan ve kadın vücudunda en fazla oranda bulunan türüdür. Genellikle estrojen denildiğinde bu türünden bahsediliyordur.
Estron (E1), menopoz sonrasında ağırlıklı olarak görülen türüdür.
Estirol(E3) ise aktif olarak hamilelik sırasında plasentadan salgılanan östrojen türüdür.
Östrojenin ana üretim yani sentezlenme yeri erkeklerde testisler, kadınlarda yumurtalıklardır. Kadınlarda menopoz sonrası östrojen miktarının düşmesi de zaten yumurtalık fonsiyonlarının iyice azalmasından kaynaklanmaktadır. Östrojen üretimi kadınların yaşı ilerledikçe düşer ve menopoz sürecinde iyice azalır hatta hiç üretilemeyebilir.
Yumurtalıklar dışında, yağ hücreleri ve böbrek üstü bezinde de az da olsa östrojen üretilebilmektedir.
Östrojenin Görevleri Nelerdir?
Estrojen hormonu kadınlar için ana cinsiyet hormonudur.
Buna bağlı olarak değerlendirdiğimizde kadınların kalçalarının yuvarlak yapısının oluşmasından tutun da, omuzların daralması gibi fiziksel özelliklerin belirginleşmesi, genital organların etrafının ve koltuk altının tüylenmesinde de etkili hormon estrojendir.
Menstrual döngünün (adet dönemi) düzenlenmesinde önemli bir rol oynar .
Gebeliğin başlangıcında rahim içindeki endometrium dediğimiz tabakada hücre çoğalmasını sağlar, böylece endometrium kalınlaşır ve bebek için rahat bir yatak hazırlanmış olur.
Beyin hücreleri arasındaki iletişimin sağlanmasında etkilidir.
Kalp- damar faaliyetlerinin sağlıklı şekilde yürütülmesini düzenler.
Kemik ve eklem sağlığının korunmasına katkı sağlar.
Hafıza ve odaklanma gibi zihin sağlığına katkıda bulunur.
Cilt dokusunun sağlıklı olmasını destekler ve kolojen sentezlemesini teşvik eder.
Erkeklerde de estrojen hormonu kemiklerde faydalıdır, nitrik oksit üretimine, beyin fonksiyonuna yardım eder.
E2 Testi Neden Yapılır?
Kadınlarda cinsiyet hormonu eksiklikliğinin (hipogonadizmin) değerlendirilmesi için;
Hipogonadizm; yumurtalıklarımızın cinsiyet hormonlarını yetersiz üretmesi veya hiç üretememesidir, diyebiliriz. Bu cinsiyet hormonları kadınlar için östrojenler erkekler için ise testesterondur.
Cinsiyet hormonları kadınlarda yumurtalıklardan erkeklerde ise testislerden üretilir.
Kadınlarda erken ve gecikmiş ergenliğin tanı ve tedavisinin takibi için;
Ergenlik dönemi ile birlikte kadınlarda fiziksel olarak; memelerin büyümesi, vücutta genital bölgelerde, koltuk altında kıllanmanın gelişmesi beklenir. Ayrıca yumurtalıklarda yumurta üretiminin başlaması ve ilk adet kanamasıyla birlikte kadın üremeye hazır hale gelir. Bu aşamadaki tüm gelişim geriliklerinin araştırılması için kandaki östrojen seviyeleri özellikle de E2 seviyesi ölçülebilir.
Nadiren de olsa erkeklerde de ergenliğe yani üremeye hazır hale geçişle ilgili araştırmalar yapılması gereken durumlarda E2 testi istenebilir.
Oligomenore yada amenorenin değerlendirilmesi;
Menopoz dışı durumlarda adet görmeme veya düzensiz, az adet görme gibi problemi olan kadın hastaların serum E2 seviyeleri takip edilir.
Anne adayı üremeye yardımcı tekniklerle gebe kalacaksa bu tedavinin başlanması ve takibi sırasında
Tüp bebek, aşılama gibi üremeye yardımcı tekniklere başlanmadan önce yumurtalık sağlığı ve yumurta durumunun değerlendirilmesi amacıyla anne adayının E2 değerinin bilinmesi önemlidir.
Ayrıca bu yardımcı üreme metodları uygulanan anne adayının gebeliğe başlangıç ve devam sürecinde de E2 değerinin belli zaman aralıklarında ölçülmesi gereklidir.
Menopoz öncesi ve sonrası dönemde
Sıcak basmaları, gece terlemeleri ve düzensiz adet dönemleri veya tamamen kesilmiş adet kanamaları gibi menopoz öncesi belirtiler görülen hastaların takibinde E2 testi yapılır.
Menopoz öncesi ve sonrasında kadınlarda biyoeşdeğer östrojen replasman tedavisinin izlenmesi amacıyla istenir.
Postmenopozal (menopoz sonrası) kadınların kırık risk değerlendirmesinde klinik değerlendirme, görüntüleme çalışmaları ve kemik mineral yoğunluğu ölçümüne ek olarak E2 seviyeleri takip edilir.
Yumurtalık tümörü teşhis ve takibinde
Erkeklerde cinsiyet özelliklerinin doğal seyretmediği jinekomasti ve diğer kadınsı özelliklerin sebebinin araştırılması ve tedavi takibi aşamalarında.
Estradiol ( E2) Normal Değeri Kaç Olmalıdır?
Normal veya sağlıklı kabul edilen serum E2 (estradiol) düzeyi, yaşa ve cinsiyete bağlı olarak farklılıklar gösterir.
Kadınlarda ergenlik, hamilelik, menopoz ve hatta adet döngünüzün hangi aşamasında olduğunuz da kanınızdaki E2 seviyesini etkileyebilir.
Kadınlarda ergenlik sonrası artan estrodiol seviyesi hamilelik sürecinde oldukça yüksek seyreder ve menopoza giriş sürecinde giderek azalan estradiol seviyeleri menopoz sonrası neredeyse sıfıra iner. Estradiol için normal seviyeler şunlardır:
Ergenlik ile başlayan ve perimenopoza kadar devam eden süreçte kadınlarda 30 – 400 pg / mL
Menopoz sonrası kadınlarda 0 – 30 pg / mL (beklenen değer bu şekilde olmasına rağmen ,sağlıklı olup olmadığı tartışma konusudur. Günümüzde doğru şekilde uygun biyoeşdeğer hormon replasmanı hakkında doktorunuzdan bilgi edinmenizi tavsiye ederiz)
Erkeklerde 10 – 50 pg / mL
Çocuklarda < 10 pg / mL (yeni doğanlarda çok yüksek estrojen seviyesi ölçülür ancak bir kaç gün içinde E2 düzeyi düşmeye başlar)
Doğurganlık çağındaki kadınlarda estradiol test sonuçlarının düşük çıkması; erken menopoz, hızlı kilo kaybı veya anoreksiya gibi bir soruna işaret edebilir. Yüksek çıkması ise yumurtalık, testis veya böbrek üstü bezlerinin tümör varlığında görülebilir.
Estradiol Yüksekliği Ne Anlama Gelir?
Estrodiol hormonu yoğun olarak kadınlarda yumurtalıklarda, erkeklerde ise testislerde üretilir demiştik. Normalden yüksek Estradiol (E2) seviyeleri genellikle bu organlarda ve dokularda bir problem olduğunu işaret edebilir. Estradiol yüksekliğinin tespit edildiği durumlardan bazıları;
Erken ergenlik
Yumurtalık veya testislerdeki tümörler
Böbrek üstü bezi tümörleri
Meme kanseri
Erkeklerde jinekomasti olarak adlandırılan meme büyümesi ve diğer bazı kadınsı özelliklerin gelişmesi durumlarında
Tiroid bezinin aşırı çalışması olan yani hipertiroidi
Karaciğer sirozu ya da ciddi karaciğer hastalıkları gibi karaciğer fonksiyon bozukluklarında, hormonun vücuttan sağlıklı şekilde atılamaması da kandaki E2 seviyelerinin yükselmesine neden olur.
Sağlıklı bir gebelik döneminde de yüksek seviyede E2 miktarı tespit edilir.
Yeni doğanlarda çok yüksek seviyede ölçümlenir ancak birkaç gün içerisinde normal seviyelerine iner.
Estradiol Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?
Kanımızda estradiol seviyesinin düşüklüğü, genellikle yumurtalıkların görevini yeterince yerine getirememesinin işareti sayılabilir. Normalden düşük estradiol hormon seviyelerine neden olan durumlar şunları içerir:
Menopoz
Menopozun başlangıcında yavaş yavaş daha az östrojen üretmeye başlayan yumurtalıklar menopoz sonrasında neredeyse hiç estradiol üretemez. Doktorunuz kanınızdaki Estradiol (E2) seviyesine göre menopoza girmeye başladığınızı hatta menopozda olduğunuzu söyleyebilir.
Erken menopoz
40 yaşın altındaki kadınlarda görülür. Genellikle genetik kaynaklıdır. Toksinlerden veya otoimmün bir hastalıktan kaynaklanabilir.
Yumurtalıkların yeterince çalışmaması
Turner sendromu.
Polikistik over sendromu (PCOS).
Düşük vücut yağı oranı, aşırı egzersiz ve aşırı zayıflık
Kronik böbrek hastalıkları
Hipopitüitarizm.
Hipopitüitarizm beyinde bulunan hipofiz bezinin yeterince çalışamamasıdır. Östrojen üretiminin başlaması için ise öncelikle hipofiz bezinden FSH ve LH hormanlarının salgılanması ve kanımızda taşınarak yumurtalıklara ulaşıp yumurtalıkların östrojen üretmesini uyarması gerekmektedir.
Hipogonadizm
Geç ergenlik
Estradiol Düşüklüğü Belirtileri Nelerdir?
Düzensiz adet dönemleri veya adet görmeme
Yorgunluk, halsizlik
Depresif ruh hali, dikkat ve odaklanma sorunları
Sıcak basmaları, gece terlemeleri
Sık idrar yolu enfeksiyonları
Vajinal kayganlık azalması nedeniyle cinsel ilişki sırasında ağrı, cinsel isteksizlik
Göğüslerde hassasiyet
Baş ağrıları
Kemiklerde kolay kırılma
Cildin elastikiyetini kaybetmesi
Kalp damar işleyişinde sorunlar
SIKÇA SORULAN SORULAR?
Menopozda Biyoeşdeğer Hormon Replasman Tedavisi Nedir?
Biyoeşdeğer Hormon Ne demektir?
Menopozdayım, Estrojen Hormon Seviyemin Azalmasına Bağlı Olarak Gelişebilecek Semptomlardan Nasıl Korunurum?
Tıp tarihinde post menopozal hormon replasman terapisi kadar tartışmalı konu azdır.1 970 lerde Dr.Robert Wilson bir kitap yazdı ve nasıl diabet hastalığında eksilen insülini dışarıdan veriyoruz, menapozda da eksilen estrojeni dışardan vermeliyiz dedi. Böylece ERT ‘estrojen replasman tedavisi ‘ başladı.
1975 lerde bu tedavinin rahim kanseri riskini 4-8 kat arttırdığı görüldü ve tedaviye progesteron eklenerek HRT ye geçildi ve rahim kanseri riski bertaraf edildi. 2002 yılında Ulusal Sağlık Örgütü yaptığı kapsamlı bir çalışmayı yayınladı ve bu tedavinin meme kanseri riskini %24 arttırdığı ve kullanılan progesteronların da emboli, felç, kalp krizi riskini arttırdığı bildirildi. Bu bulgular kadınların HRT den uzaklaşmasına neden oldu.
Ancak bu yan etkilerin sebebi tedavide sentetik konjuge estrojen ve progesteronların kullanılmasıydı. Bunların formülleri doğal estrojen ve progesteronlardan çok farklıydı. Bunlar vücuttaki reseptörlere tam uymuyor ve yan etkiler ortaya çıkıyordu.
Günümüzde tıpkı diabetlilerde (şeker hastaları) kullanılan biyoeşdeğer insülin gibi biyoeşdeğer estrojen ve progesteron kullanımı ile menapoz döneminde koroner hastalıklardan, felçden ölüm riski ve genel ölüm riskinin azaldığı bulunmuştur
Tabiat anaya saygı gösterince yan etkiler kalkmış yararlanım sağlanmıştır. FDA da biyoeşdeğer estrojen içeren doğal estrojene onay vermiştir. Yine bu doğal hormonların da krem, jel ve patch formunda ciltten emilim yoluyla kullanılması daha uygundur.
Sonuç olarak menapoz döneminde hormon düzeyleri takip edilerek azalan estrojenin biyoeşdeğer estrojen ile yerine konması ve yanısıra progesteron verilmesi artan kalp hastalıkları, kemik erimesi, felç gibi risklerin azalmasını yaşam kalitesinin artmasını ölüm riskinin azamasını sağlar.