Postprandiyal (Reaktif) Hiperglisemi Nedir?
kocaelisistemlab


Postprandiyal (Reaktif) Hiperglisemi Nedir?

Yemek yedikten sonra kan dolaşımındaki belirgin glikoz (şeker) artışı, postprandiyal hiperglisemi olarak adlandırılmaktadır.  Postprandiyal hiperglisemi tablosu en sık tip 2 diyabete (T2DM) sahip kişilerde gözlemlenmektedir. Günün oldukça önemli bir öğünü olan kahvaltı, genellikle tip 2 diyabete sahip kişilerde yemek sonrası hiperglisemiye (postprandiyal hiperglisemi) neden olmaktadır. Bu nedenle kahvaltıda karbonhidratların kısıtlanması ile postprandiyal hiperglisemi riski azaltılmalıdır.

Öğünlerden sonra kan şekerinin yükselmesi normal bir durum olarak bilinse de bu tabloda kandaki glikoz artışları oldukça yüksek oranlarda seyretmektedir. Ayrıca bu yüksek oranlar uzun süreler boyunca devam etmektedir. Bu noktada postprandiyal hiperglisemi tablosundan şüphe edilmelidir.

Oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan vücut, karbonhidrat gibi besin ögelerinden enerji elde edebilmek amacıyla metabolizma görevini yerine getirmektedir. Metabolizmaya uğrayan karbonhidrat, yapı taşı olan glikoza parçalanmakta ve bağırsaklardan emilerek kana geçmektedir. Kanda ise glikozu insülin hormonu karşılamaktadır. Yemek yedikten sonra kan dolaşımında meydana gelen glikozun, insülin tarafından hücre içerisine girmesi beklenmektedir. Bu süreç sonunda vücut, ihtiyacı olan enerjiyi karşılayabilmektedir.
Postprandiyal Hiperglisemi Nasıl Gelişir?

Sağlıklı bireylerde yemekten sonra glikozdaki (PPG) artış, insülin salınımı ile kontrol altına alınmaktadır. Fakat diyabetik bireylerde, insülin yetersizliği ile PPG’deki yüksek miktardaki artışı baskılamak mümkün değildir. Bu tablo sonucunda kişilerde postprandiyal hiperglisemi tablosu meydana gelmektedir.

PPG’nin azaltılmasına yönelik yapılan birçok çalışmada egzersizin ve sağlıklı beslenmenin önemi vurgulanmaktadır. Bu sayede kişilerde yemek sonrası oluşan hiperglisemi tablosu kontrol altına alınabilmektedir. Hipergliseminin kontrol altına alınması kardiyovasküler rahatsızlıklar başta olmak üzere birçok rahatsızlığı da engellemektedir.
Tip 2 Diyabetli Bireylerde Postprandiyal Hiperglisemi Kontrolü Nasıldır?

Tip 2 diyabete sahip bireylerde postprandiyal hiperglisemi durum oldukça önemli bir sorundur. Yapılan egzersizler ile glukoz kullanımı arttırılarak postrandiyal hiperglisemi tablosu kontrol altına alınabilmektedir. Bu egzersizin yemek sonrasında yapılması halinde ne tepki vereceği bazı araştırmalar sonucunda belirlenmiştir. (1)

Tip 2 diyabet teşhisi konmuş, strandart bir öğün verilmiş, insülin tedavisi uygulanmamış ve egzersize yemek yedikten üç saat sonra başlayan 135 katılımcı arasında yapılan çalışmada kişiler farklı egzersiz çalışmalarına dahil olmuştur. Postprandiyal aerobik egzersiz üzerine 11 çalışma, direnç egzersizi üzerine iki çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan elde edilen verilere göre; postprandiyal (yemek sonrası) egzersiz, tip 2 diyabetli bireylerde glikoz (şeker) kontrolünü sağlamanın önemli bir yolu olabilmektedir. En faydalı egzersiz 45 dakikadan uzun süreli olarak orta yoğunlukta yapılan aerobik egzersizlerde görülmüştür. Direnç egzersizleri de etkili bir yöntem gibi görünmektedir. (1)

Bu sebeple tip 2 diyabete sahip bireylere, büyük öğünlerden sonra enerji harcamaları tavsiye edilmektedir. Fakat yine de bu alanda yapılan çalışmaların tam bir doğruluğunu sağlamak adına daha geniş çaplı araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. (1)
Postrandiyal Hiperglisemi Tanısı

Sağlık bireylerde yemek yedikten iki saat sonra ölçülen kan şekeri seviyeleri normal düzeylerde seyretmektedir. Bu sebeple postprandiyal hiperglisemi tanısı konmak için yemekten sonra 2. saatte kişilere kan şekeri testi uygulanmaktadır. Postprandiyal hiperglisemi tanısında yardımcı olan diğer bir test ise, doğumdan sonra ölçülen kan şekeri seviyesidir. Yetişkinlerde, doğum sonrası kan şekeri seviyesinin 110 mmol/L ya da 180 mg/dL’nin altında seyretmesi gerekmektedir. Bu değerlerde herhangi bir artış gözlemlenmesi halinde tanı amaçlı gerekli tetkiklerin yapılması gerekmektedir.
Postprandiyal (Reaktif) Hipoglisemi Nedir?

Yemek yedikten 2-5 saat sonra kan glikoz miktarının normal değerlerin altına düşmesi postrandiyal (yemek sonrası) hipoglisemi olarak adlandırılmaktadır. Stimülatif hipoglisemi olarak da bilinen bu tablo, bazı kaynaklara göre diyabetin ilk evreleri olarak tanımlanmaktadır ve kontrol altına alınmaması halinde uzun vadede diyabete dönüşmektedir.

Yüksek oranda karbonhidrat içeren besinlerin tüketilmesiyle birlikte, pankreastaki insülin üretimi artmakta ve yemekten yaklaşık olarak 2-5 saat sonra fazla miktardaki insülin, kan şekerini normal seviyelerin de altına düşürmektedir.

Postprandiyal hipoglisemi tanısı konan kişilerde ilk olarak genellikle bu duruma sebep olan etmenler araştırılmaktadır. Tedavi süreci boyunca hipoglisemiyi ortadan kaldırmak esas amaçtır. Bu süreç içerisinde kişilerin belirli beslenme ve egzersiz programlarına sadık kalması gerekmektedir. Yaşam standartlarında gidilen değişikliğe nazaran yine kişilerden kandaki glikoz seviyelerini düzenli olarak ölçmesi beklenebilmektedir.
Postprandiyal Hipoglisemi Tanısı Nasıl Konur?

Normal açlık kan değeri 80-100 mg/dL iken; postprandiyal hipoglisemi tablosunda bu değer 50 mg/dL altında seyretmektedir. Açlık kan şekeri takibinin yanı sıra doktor kontrolünde OGTT’ye de ihtiyaç duyulabilmektedir. Şeker yüklemesi esasına dayanan OGTT’de oral şeker yüklemesinin ardından bir iki saat sonra kan şekeri gözlemlenmekte ve postprandiyal hipoglisemiye sahip olan kişilerin kan şekerinde hızla düşüş gözlemlenmektedir.

Posptrandiyal (reaktif) hipoglisemi; düşük kan şekeri ve niroglukopenik (kaygı, sinir, terleme vb.) semptomların varlığında teşhis edilebilmektedir. OGTT testi ve karışık öğünler; pozitif ya da negatif şekilde yanlış çıkabilecek sonuçlardan dolayı PRH tanısına uygun değildir. OGTT ve karışık öğün yerine uygulanması gereken tedavi; ambulatuvar glisemik kontrol (sürekli glisemi kontrolü) ve hiperglusidik kahvaltı testidir.
Postprandiyal Hipoglisemi Kontrolü Nasıl Sağlanır?

PRH (Postprandiyal Reaktif Hipoglisemi), hastaların beslenme alışkanlıklarından (alkol tüketimi, yüksek karbonhidrat, düşük yağlı diyet vb.) etkilenmektedir. Bu nedenle alfa-glukozidaz inhibitörleri (antidiyabetikler) ve diğer ilaçlar tedavide yardımcı olsa da ana tedavi sağlıklı beslenme ve egzersiz gibi yaşam standartlarının değiştirilmesi ile gerçekleşmektedir. (2)


Paylaş:

Danışma Hattı:

0 262 331 69 79



whatsapp