Tip 1 Diyabet
Vücuda enerji sağlaması adına tüketilen besinler metabolizmaya uğramakta ve bunun sonucu olarak bağırsaklardan emilerek şeker olarak kana karışmaktadır. Kana karışan şeker, insülin hormonu sayesinde kas, karaciğer, beyin gibi pekçok organın hücrelerinin içerisine girerek, vücudun enerji ihtiyacını gidermektedir.
Midenin arka kısmında yer alan pankreas organından salgılanan insülinin hormonunun yetersizliği ya da dokuların insülin hormonuna direnç oluşturmasına bağlı olarak gelişen tabloya diyabet denmektedir. Diyabet hakkında detaylı bilgi için tıklayınız. İnsülin hormonunun çeşitli nedenlere bağlı olarak görevini yerine getirememesi sonucunda kana karışan şeker, insülin hormonu ile hücrelere taşınamamaktadır.
Bu durumun sonucu olarak, kandaki yüksek şeker miktarı kontrol altına alınamamakta ve hiperglisemi tablosu gelişmektedir.
Tip 1 Diyabet Nedir, Nasıl Meydana Gelir?
Sağlıklı her bireyde, dışarıdan gelen zararlı etkenlere karşı vücudunu korumak adına görev alan bir bağışıklık sistemi bulunmaktadır. Bağışıklık sistemi; stres, ilaç, virüs ve daha pek çok çevresel etkene bağlı olarak normal çalışma düzeninden sapmakta ve vücudun kendi hücrelerini yabancı olarak algılayarak zarar vermektedir. Bunun sonucunda hücreler tahrip edilmekte ve işlevini yerine getiremez hale gelmektedir. Diyabetin bir türü olan tip 1 diyabette de tam olarak bu durum gerçekleşmektedir.
Tip 1 diyabet
Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi pankreasta yer alan ve insülin hormonu üretilmesini sağlayan beta hücreleri, vücudun bağışıklık sistemi tarafından tehlike olarak algılanmakta ve tahribe uğramaktadır. Bu tahribatın çok ilerlemesi halinde pankreastan insülin hormonu salınımı oldukça azalmakta bazen neredeyse hiç salgılanmamakta ve kandaki şeker oranı kontrol altına alınamamaktadır.
Bunun sonucu olarak gelişen Tip 1 Diyabet rahatsızlığının kontrolünde insülin ve beslenme tedavisi büyük bir önem arz etmektedir.
Tip 1 Diyabet Tanı Kriterleri
8 saat açlığı takiben ölçülen kan şekeri 126 mg/dL >
OGTT (Oral glukoz yüklemesinin ardından 2.saatte ölçülen değer) 200 mg/dL >
HbA1c Testi %6.5 >
Herhangi bir zamanda ölçülen kan şekeri değeri 200 mg/dL >
Referans alınan değerler her laboratuvara göre ufak farklılık gösterebilmektedir. Bu değerlerin değişmesi halinde ölçüm yaptırdığınız laboratuvar tarafından bilgilendirme yapılacaktır.
Tip 1 Diyabet Risk Faktörleri Nelerdir?
Yapılan araştırmalarla tip 1 diyabetin olası yeni risk faktörleri de teşhis edilmeye çalışılmaktadır. Tip 1 diyabetin bilinen risk faktörleri ise şunlardır: (3)
Aile öyküsünde (Anne, baba ya da kardeşlerden birinde) tip 1 diyabet rahatsızlığı bulunan kişiler, (3)
Genetik yatkınlığı bulunan kişiler (Aile öyküsünde tip 1 diyabete rastlanılması halinde genetik test yaptırılmakta ve diyabet hakkındaki risk durumu araştırılmaktadır.) (3)
Coğrafya (Yapılan araştırmalara göre dünya üzerinde ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe tip 1 diyabet görülme sıklığı artış göstermektedir. Ayrıca tip 1 diyabetin görülme sıklığı Finlandiya ve İtalya’nın Sardunya Adası’nda en yüksek oranlarda tespit edilmiştir. Finlandiya ve İtalya’nın Sardunya Adası’nda tip 1 diyabet görülme sıklığı ABD’den 3 kat, Türkiye gibi ülkelerden ise yaklaşık olarak 30 kat daha yüksektir. (3)
Tip 1 Diyabet Semptomları Nelerdir?
Tip 1 diyabet semptomları insülinin etkisini kaybetmesine bağlı olarak belirli semptomları beraberinde getirmektedir. Bu belirtiler genel olarak şu şekildedir:
Sık idrara çıkma (İnsülinin etkisini kaybetmesi sonucunda şeker, hücreler tarafından enerji amaçlı kullanılamaz ve kanda biriken şeker idrar yoluyla suyla böbreklerden atılır)
Sık olarak su içme isteği (Şekerin böbreklerden su ile atılımı sonucunda meydana gelir)
Ağız kuruluğu (Vücudun sıvı dengelerinde değişiklik meydana gelmesi sonucu oluşmaktadır.)
Zayıflama (Hücreler enerji olarak şekeri kullanamadığı zamanlarda yağları kullanmaktadır.)
Gün içerisinde çok sık ve gece idrara çıkma isteği
Açlık ve halsizlik (Hücrelerin gerekli enerjiyi üretmesi adına glikozu (şeker) kullanmadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Bulanık görme (Vücut sıvılarının şeker atılımı için değişkenlik göstermesine bağlı olarak göz lensleri şişmekte ve odaklanma yetisi azalmaktadır.)
Tip 1 Diyabette Erken Tanı ve Tedavinin Önemi Nedir?
Diyabet rahatsızlığının gecikmiş tanısı ve insülin yetersizliği, tip 1 diyabet rahatsızlığına sahip olan kişilerde hayati riski arttırmaktadır.
Kronik ve bulaşıcı olmayan bir rahatsızlık olan diyabet kontrol altına alınmadığında hayati risk barındırmaktadır. Fakat; tedavi ve iyi kontrol ile diyabetin akut komplikasyonları (hiperglisemi, hipoglisemi) ve ilerleyen süreçlerde oluşabilecek kardiyovasküler rahatsızlıklar, serebrovasküler rahatsızlıklar (beyni besleyen damarların tıkanması ya da kanaması), böbrek yetmezliği ve göz rahatsızlıkları önlenebilmektedir.
Diyabet tanısı ve tedavisinde mutlaka hastanelerdeki profesyonellerin hastalara eğitim vermesi şarttır. Bu şekilde; hastaların yoğun eğitim süreciyle diyabetin mortalite (ölüm oranı) ve morbidite (hastalık hali) oranı azaltılabilmektedir. Ayrıca; bulaşıcı bir hastalık olmayan diyabetin kontrollü yönetimi ile, bebek ölümlerinin azalmasına katkıda bulunacaktır. (1)
Çocuklarda Tip 1 Diyabet Görülme Sıklığı
Yapılan araştırmalara göre; otoimmün bir bozukluk sonucunda meydana gelen tip 1 diyabet (T1DM) , Hindistan’da yaklaşık olarak 97.700 çocuk ve dünyada çapında 490.000 çocukta yaygınlaşmıştır.
Vakaların farklı coğrafyalarda daha sık görülmesine neden olan bazı etiyolojik faktörler bulunmaktadır. Buna bağlı olarak saygın dergilerde tip 1 diyabetin tanı ve önlenmesine yönelik bazı çalışmalar paylaşılmaktadır. Tip 1 diyabeti tetikleyici unsurların doğru bir şekilde tanımlanması, hastalığı önleyici tedbirlerin alınmasına yardımcı olabilmektedir. (2)
Çocukluk çağının kronik rahatsızlıklarından olan tip 1 diyabet rahatsızlığı, birtakım belirtilerle erken dönemde teşhis edilebilmektedir. Bu noktada ailelerin üstlenmesi gereken görev oldukça önemlidir. Nitekim; zamanında müdahale şeker komalarını engelleyebilmekte ve çocukların yaşam standartları daha kaliteli bir hale gelebilmektedir.
Bu süreç içerisinde tip 1 diyabet; gece altını ıslatma (gece idrara çıkma olarak da görülebilir), aşırı susama, ağız kuruluğu, sık idrara çıkma, kilo kaybı ve halsizlik gibi belirtilerle kendini göstermektedir. Bu semptomların gözlemlenmesi halinde çocukların kontrol amaçlı gerekli tetkiklerden geçmesi sağlığı açısından büyük önem arz etmektedir.
Diyabette Rutin Kontroller Nasıl Olmalıdır?
Tip 1 diyabet , kan şekeri kontrolünün güvenli bir şekilde sürekli olarak sağlanması gereken kronik bir rahatsızlıktır. Buna bağlı olarak diyabet tanısı konmuş olan kişilerin düzenli olarak yapması gereken bazı testler bulunmaktadır. Bunlardan ilki doktor tavsiyesi doğrultusunda uygulanacak olan evde açlık ve tokluk kan şekeri kontrolleridir. Bu kontroller öneri doğrultusunda kişilere özel olarak sabah aç karnına, gece yatmadan önce gibi belirli zamanlarda yapılabilmektedir.
Diyabet tanısında rutin olması gereken diğer bir kontrol ise HbA1c testidir. HbA1c testinin yaklaşık olarak 3-4 ayda bir düzenli olarak tekrar edilmesi önerilmektedir. HbA1c testi, hastaların ortalama olarak 120 günlük bir kan glikoz düzeyini yansıtmaktadır. Bu sebeple glisemik kontrolün takibinde sıklıkla önerilmektedir. Ayrıca; kanda yüksek miktarda bulunan glikoza bağlı oluşan durumların araştırılması, insülinin dozunun ayarlanması ve risk durumunun belirlenmesi adına da oldukça faydalı bir testtir. HbA1C testi hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
Tip 1 Diyabette Tedavi Nasıl Olmalıdır?
Tip 1 diyabet tedavisinde en önemli hususlardan biri insülin kontrolüdür. İnsülin eksikliği bulunan tip 1 diyabet hastalarında ilk olarak insülin tedavisine başlanmaktadır. Hayat kurtarıcı rolü olan insülin tedavisi, mutlaka doktor kontrolünde kişiye özel olarak yapılmalıdır.
Diyabet tanısında sağlığı korumak ve yaşam standartlarını iyileştirmek adına şu adımların izlenmesi gerekmektedir:
Doktor kontrolünde diyabet eğitimi
Sağlıklı beslenme
Egzersiz
İdeal kan şekerinin korunması adına düzenli olarak kontrollerin yapılması
Tedavi gören kişi çocuk ise; çocuğa diyabet konusunda doktor tarafından gerekli eğitimin verilmesi