Tokluk Kan Şekeri
Kocaeli Sistem Laboratuvarlar Grubu


Tokluk Kan Şekeri

Vücuttaki tüm besinler, sindirim sistemi sayesinde metabolize edilip enerjiye dönüştürülmektedir. Vücuda enerji veren üç temel besin (yağ, protein, karbonhidrat) arasında yer alan karbonhidratların sindiriminin ardından kan şekeri (glukoz) ortaya çıkmaktadır.

Vücut, temel ihtiyacı olan enerjinin büyük bir kısmını buradan karşılamaktadır. Vücutta gerçekleşmekte olan bu metabolik olaylar, hücrelerimizin yaşamını sürdürebilmesi adına oldukça önemlidir. Bu sebeple vücuda alınan karbonhidrat değerlerine dikkat etmek gerekmektedir.

Mısır gevreği, ekmek, arpa ve makarna gibi besinlerin sindirilmesi sonucunda ortaya kan şekeri çıkmaktadır. Bağırsaklardan emilerek kana karışan glukoz, vücudun temel ihtiyacı olan enerji miktarını karşılamaktadır. Fakat, kana karışan glukozun (kan şekeri) yeterli miktarda kullanılmaması, kanda kalmasına ve dolayısıyla kan şekerini yükseltmesine sebep olmaktadır.

Kanda bulunan fazla kan şekeri karaciğer ve kaslarda depolanmaktadır.
Tokluk Kan Şekeri Nedir?

Tokluk kan şekeri, özellikle sabah kahvaltısından 2 saat sonra alınan kanda ölçülen şeker düzeyidir. Tokluk kan şekeri ölçümü sayesinde kişilerin kanındaki glukoz miktarı ölçülebilir ve referans aralıklara göre kişilere gizli şeker ve şeker hastalığı tanıları konulabilir.

Tanı konulması için tek başına yeterli olmayan tokluk kan şekeri düzeyi ile birlikte doktorunuz açlık kan şekeri ve bazı durumlarda OGTT testini de gerekli görebilmektedir.  Böylelikle kişilerin şeker hastalığı (diyabet) riski de belirlenmektedir.

Kişilerin tokluk kan şekeri düzeyinin 100– 140 mg/dL  arasında gözlemlenmesi normal kabul edilmektedir.
TKŞ (Tokluk Kan Şekeri) Nasıl Ölçülür?

Tokluk kan şekeri, yemek yedikten iki saat sonra kişilerin parmağından damla kan alınması yada damardan kan alınması şeklinde ölçülmektedir. Bu test sonucunda tokluk kan şekeri referans aralıklarına bakılarak kişilerin kan şekeri değerlendirilmektedir.
Tokluk Kan Şekeri Değerlendirmesi Nasıl Yapılabilir?

Yemek yedikten 2 saat sonra yapılan ölçümler yani TKŞ düzeyleri; normal değeri ve gizli şeker ve diyabet riski oluşturan değerler şöyledir:
100 – 140 mg/dL     Normal
140 – 199 mg/dL     Gizli Şeker
200  mg/dL ve üzeri     Diyabet
50 mg/dL ve altı     Düşük

Yukarıda baz alınan değerler laboratuvarların çalışma prensiplerine ve kullandıkları kitlere göre küçük değişiklik gösterebilmektedir. Değerlerin referans aralıkları konusunda işlem yaptırdığınız laboratuvar tarafından raporlarında gerekli bilgilendirme yapılmaktadır.
Tokluk Kan Şekeri Yüksekliği 
TKŞ Yüksekliği Nasıl Meydana Gelir?

Pankreas adlı organ tarafından üretimi sağlanan insülin hormonu, vücuttaki metabolizmanın sağlıklı bir şekilde işlemesi adına oldukça önemlidir.  Vücuda alınan besinler sonrasında, vücudun enerji kaynağı olan karbonhidratlar parçalanarak kan dolaşımına gönderilmektedir.

Karbonhidratın yapı taşı olan glikozun kandan emilmesi ve enerji üretmesi ise insülin sayesinde gerçekleşmektedir. Bu sebeple insülin hormonunun üretiminde ya da işlevinde bir sorun meydana geldiğinde kandaki şeker kullanılamamakta ve kan şekerinin yükselmesine sebebiyet vermektedir. Bunun sonucu olarak bireylerde açlık ve tokluk kan şekeri yüksekliği görülmektedir.
İnsülin Direnci Neden Oluşur?

İnsülin direnci kandaki glikozun artmasına sebebiyet verir. Kandaki glikoz miktarının kontrolünde gerekli olan insülin hormonunun etkisini kaybetmesi ya da yeterli miktarda üretilememesi durumu ‘’insülin direnci’’ olarak bilinmektedir.

İnsülin direncinin oluşumu birçok rahatsızlığa ya da genetik faktörlere bağlanabilmektedir.

İnsülin direninin oluşumunda ilk olarak vücuttaki yağ oranı incelenmektedir. Vücudun aşırı miktarda yağ bulundurması, hücre ile insülin arasındaki etkileşimi olumsuz yönde etkilemekte ve insülinin görevini yerine getirememesine sebep olmaktadır.

Bunun dışında aile öyküsünde diyabet rahatsızlığı bulunması da bu rahatsızlığı tetikleyebilmektedir.
Tokluk kan şekeri yüksekliği belirtileri Nelerdir?

Genellikle şu şekilde gözlemlenmektedir:

    Sürekli susama
    Sık idrara çıkma
    Ağız kuruluğu
    Halsizlik
    Yorgunluk
    İlerleyen zamanlarda iyileşmesi zor yaralar

Tokluk Kan Şekerinin Prediyabet ( Gizli Şeker ) Teşhisindeki Önemi Nedir?

Yemek yedikten 2 saat sonra ölçülen tokluk kan şekerinin 140 – 199 mg/dL aralığında saptanması durumunda prediyabet teşhisi konulmaktadır.

Gizli şeker olarak da bilinen prediyabet; kan şekerinin yüksek bir seviyede olduğu fakat diyabet teşhisinin konulması için yeterli miktarda glikoz değerinin saptanmadığı bir tablodur.

Prediyabet teşhisi; tokluk kan şekerinin ölçülmesinin yanı sıra, klinik bilgilerinizin  doktorunuz tarafından değerlendirilmesiyle konulur. Peki gizli şekerin klinik belirtileri nelerdir?

    Kilo artışı , obezite
    Sürekli açlık hissi ve buna bağlı sık sık yemek yeme isteği
    Ağızda kuruluk hissi  ve buna bağlı olarak gereğinden fazla su içmek
    Kendini halsiz ve yorgun hissetme
    Odaklanmada güçlük çekmek, sinirlilik ve öfke atakları, uyku sorunları
    Kolesterolünün artması ve yüksek kan basıncı ölçümlenmesi
    Görmede bulanıklık
    Cildinizde meydana gelebilen hassasiyet ve renk değişimleri

Prediyabet; diyabete geçiş döneminin en riskli olduğu dönemdir. Bu sebeple prediyabet teşhisinin en erken devrede konulması ve bu kişilerin gerekli önlemlere ve tedavilere ivedilikle başlaması çok önemlidir.

Erken tedavi sayesinde Tip 2 diyabete geçiş durdurulabilir en önemlisi de diyabetin oluşturabileceği kalp- damar, böbrek, nöropatik semptomlardan korunma şansı oluşturulabilir.

Gerekli önlemler alınmayan, zamanında tedavi edilmeyen prediyabetli vakaların  10 yıl gibi bir süre içerisinde diyabet tanısı konulma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteren pek çok çalışma bilinmektedir.

 
Tokluk Kan Şekeri Düşüklüğü Nedir?

Yemek yedikten 2 saat sonra yapılan ölçümlerin 50mg/dL ve altında çıkması tokluk kan şekeri düşüklüğü olarak adlandırılmaktadır.

Hipoglisemi olarak da bilinen kan şekeri düşüklüğü; sağlıksız ve düzensiz beslenme gibi durumlar sonucunda oluşabilmektedir. Bu durumun sürekli olarak seyretmesi, sağlık konusunda yolunda girmeyen bir şeyler olduğunu göstermektedir.

Bazı kişiler tarafından, diyet adı altında uygulanan sağlıksız beslenme rutinleri kan şekeri düşüklüğünü tetiklemektedir. Bu değerlerin ciddi oranlarda düşmesi, kişilerin hayatını ve sağlığını tehdit altına almaktadır. Yüksek kan şekeri kadar önemsenmesi gereken bu durum karşısında beslenme koşullarının mutlaka düzeltilmesi gerekmektedir. Sağlıklı beslenme ile hipoglisemi belirtileri önemli miktarda ortadan kaybolmaktadır.
Hipoglisemi belirtileri Nelerdir?

Hipogliseminin belirtileri genellikle şu şekilde gözlemlenmektedir:

    Titreme
    Açlık hissi
    Baş ağrısı
    Baş dönmesi
    Bulanık görme
    Çarpıntı
    Soluk yüz

Diyabetin Sebep Olduğu Sağlık Sorunları Nelerdir?

Diyabet, vücuttaki tüm organ ve dokuları tehdit altına alan ciddi bir rahatsızlıktır. Diyabetin en bilindik etkilerinden biri kalp damar sağlığının bozulmasıdır. Bu nedenle kişilerin, verilen beslenme programı ve tedavileri eksiksiz olarak uygulaması gerekmektedir.

Kalp ve damar hastalıkları, kalbi besleyen atardamarın tıkanması sonucu görülebilmektedir. Kalbi besleyen atardamar, ateroskleroz gibi tablolar ile karşılaşması sonucunda işlevini yerini getirememekte ve kalp rahatsızlıklarına sebebiyet vermektedir.

Diyabetli kişilerde genellikle tansiyonun yüksek seyretmesi damar tahribatından dolayı ortaya çıkmaktadır. Kandaki yüksek şeker zamanla ateroskleroz denen damar sertleşmesine sebep olmakta ve dolayısıyla kan basıncının yüksek seyretmesine zemin hazırlamaktadır. Damar tıkanması beraberinde; inme, felç, cinsel sorunlar ve ampütasyona kadar giden ciddi sorunlara sebebiyet verebilmektedir.
Diyabet Tedavisinde Bireylerin Davranışlarının Önemi

Diyabet tedavisinde en önemli rol, diyabet tanısı konan kişilere düşmektedir. Bu süreç içerisinde kişilerin belirtilen beslenme programlarına ve ilaç tedavisine uyması gerekmektedir. Bunların yanı sıra yaşam standartlarında sağlıklı bir değişime gitmeleri de hastanın üstleneceği roller arasındadır.

Sağlıklı bir yaşam tarzı ve ilaç tedavilerine uyulması sayesinde diyabetin etkileri minimuma indirilebilmektedir. Diyabetin etkilerinin minimuma indirilmesi, diyabetin kısıtlayıcı yan etkilerini de ortadan kaldırmaktadır. Bu sayede hastalar günlük işlerine sorunsuz bir şekilde devam edebilmekte ve kısıtlayıcı faktörler ile karşılaşmamaktadır.


Paylaş:

Danışma Hattı:

0 262 331 69 79



whatsapp